DEVAM: 39. Kadın'ın
Abdest Suyu Artığı İle Abdest Almak
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُحَمَّدٍ
النُّفَيْلِيُّ
حَدَّثَنَا
وَكِيعٌ عَنْ
أُسَامَةَ
بْنِ زَيْدٍ
عَنْ ابْنِ
خَرَّبُوذَ
عَنْ أُمِّ
صُبَيَّةَ
الْجُهَنِيَّةِ
قَالَتْ
اخْتَلَفَتْ
يَدِي وَيَدُ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي
الْوُضُوءِ مِنْ
إِنَاءٍ
وَاحِدٍ
Ümm-ü Subeyye
el-Cuheniyye'den rivayet edildiğine göre,
O, şöyle demiştir: "Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile
birlikte bir o, bir ben ellerimizi suya batırarak aynı kaptan abdest
alırdık."
Diğer tahric: Ahmed b.
Hanbel
AÇIKLAMA: Hadis-i şerifte geçen Ümmü Subeyye
el-Cüheniyye'nin Havle bint-i Kays
oldyğu söylenir Havle (r..anna) Harice bin Haris'in ninesidir. Efendimize biat
eden bahtiyar kadınlardandır. Kendisinden Nafi' ve Salim rivayette
bulunmuşlardır.
Hadis-i
şerifte geçen Ümm-ü Subeyye (r.a.) Hazretlerinin aralarında mahremiyyet veya
nikah bağı olmadığı halde Resulullah'la bir kaptan su almasını bazıları,
"bu hadise örtünme ayetleri gelmeden olmuştur'* diye açıklarken; bazıları
da "Resulullah (s.a.v.) ile Ümm-ü Subeyye aralarında birbirlerini
görmelerine engel bir örtü olduğu halde aynı kaptan aynı zamanda sıra ile
avuçlayarak abdest alıyorlardı'* diye yorumlamışlardır. Üçüncü bir görüşe göre
ise, aynı kaptan peş peşe su almaktan maksat, Önce Resulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem) söz konusu kaptan abdest alması sonra da Hz. Ümmü Subeyye'nin
aynı kaptan abdest almasıdır. Ancak bu te'vil hadisin zahirine uygun değildir.
Bazı
ilim adamları mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerif ile 81 ve 82 numaralı
hadisler arasındaki zahiri çelişkiye bakarak sözü geçen hadislerin zayıf
olduğunu ve mevzumuzu teşkil eden hadisin onlara tercih edilmesi gerektiğini,
şayet 81 ve 82 numaralı hadislerin sıhhati kabul edilse bile, mevzumuzu teşkil
eden hadisle neshedilmiş oldukları cihetle hükümsüz kaldıklarını söyleyerek bu
çelişkiyi gidermeye çalışmışlardır. Ancak Hafız İbn Hacer'in de ifade ettiği
gibi, böyle zahiren biribirlerine aykırı gibi görünen hadislerin aralarını
te'Iif etmek mümkün olduğu zaman tercih edilip, nesh yoluna gitmemelidir.
Burada da 81 ve 82 nolu hadislerdeki nehyi, kerahat-i tenzihiye'ye hamlettiğimiz
zaman, söz konusu tezat ortadan kalkmış olacaktır. Bu nedenle mevzumuzu teşkil
eden hadisteki cevazı mutlak caizliğe; 81 ve 82. hadislerdeki nehyi de
kerahet-i tenzihiyyeye yormak bu hadisler arasındaki tezadı ortadan kaldırmak
için en isabetli yol olmalıdır.